Tabae’den Kale’ye: Bir Yerleşimin Sessiz Yolculuğu

Denizli'nin Kale ilçesi, antik Tabae kentinin mirasını taşır. Zamanla "Davas" olarak anılan bu yer, Evliya Çelebi'nin Seyahatnâme'sinde detaylıca anlatılır. Jeolojik nedenlerle terk edilen eski yerleşim, bugün kültürel bir miras alanı olarak keşfedilmeyi beklemektedir.

Tabae’den Kale’ye: Bir Yerleşimin Sessiz Yolculuğu

Yazan: Harika Hayriye Şavkıncı
Türk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Vakfı Denizli Şube Başkanı

İnsanlık tarihi boyunca yerleşim sadece barınmak için değil, aynı zamanda anlam üretmek için de var olmuştur. Her kale, her kent, her köy; yalnızca fiziksel bir alan değil, aynı zamanda geçmişin hatıralarını taşıyan birer hafıza mekânıdır. Denizli’nin güneyinde yer alan Kale ilçesi de bu bağlamda, geçmişten günümüze sessizce sürekliliğini koruyan bir miras alanı olarak karşımıza çıkar. Bu bölgenin tarihî kökleri, antik dönemlere uzanır; ismini zamanla unutturmuş bir kent olan Tabae’ye. 14. yüzyılda İbn Battûta ve 17. yüzyılda Evliya Çelebi’nin kaleminden çıkan seyahatnâmeler ise bu kadim mekâna dair gözlemleriyle bize eşsiz birer pencere açar.

Tabae: Antik Çağlardan Osmanlı’ya Uzanan Bir Kent

Denizli'nin Kale ilçesi, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış önemli bir yerleşim alanıdır. İlçe merkezine yaklaşık 2.3 kilometre mesafede yer alan ve günümüzde “Tabae Ören Yeri” olarak bilinen antik şehir, bir zamanlar bölge halkının yaşadığı önemli bir merkezdi. Yerleşim, ana kaya üzerine kurulmuş olması ve dört bir yanı derin uçurumlarla çevrili oluşuyla doğal bir kale görünümü sunar. Bu özelliğiyle tarihçiler tarafından “Şahin yuvası” ya da “Kartal yuvası” şeklinde nitelendirilmiştir.

Tabae, antik çağda Frigya ile Karia arasında kalan bölgede, stratejik ve kültürel olarak önemli bir yerleşim merkeziydi. Büyük İskender’in mirasçılarından Seleukoslar döneminde askeri bir karargâh olarak kurulduğu tahmin edilir. Roma döneminde sikkeler basan bir kent olan Tabae, antik ticaret yolları üzerinde bulunduğu için hem ekonomik hem de askeri olarak uzun süre önemini korumuştur. Yerleşimin surları, agorası, hamamları ve mezar yapıları, antik dönemde burada örgütlü bir şehir yaşamının sürdüğünü gösterir.

Tabae, Hitit çivi yazıtlarında adı geçen antik şehirlerden biridir. MÖ 1800’lü yıllara tarihlenen bu yazıtlarda geçen “Tabae” kelimesi, yerleşimin ana kaya üzerine kurulu olmasıyla anlam kazanır. Antik dönemde Karya bölgesinin en önemli şehirlerinden biri olan Tabae’nin, Truva Savaşı'na süvari birlikleri gönderdiğine dair bilgiler mevcuttur.

MÖ 180 yılında Roma İmparatorluğu bölgeye ilgi göstermeye başlamış ve Tabae'de askeri düzenlemeler yapmıştır. Roma ve Tabae süvarilerinin karşı karşıya geldiği ve son derece çetin geçen bu mücadele sonunda şehir yenilgiye uğramış, ileri gelen 30 kişi idam edilmiş ve şehir Roma hâkimiyetine girmiştir. Bu dönemden kalma sikkeler üzerinde, Roma’ya bağlılığı ifade eden işaretler ve yazıtlar bulunmaktadır.

Bizans döneminde Hristiyanlığın yayılmasıyla birlikte şehir, önemli bir piskoposluk merkezi haline gelmiştir. Bu durum 12. yüzyıla kadar sürmüştür. Anadolu Selçuklu Devleti'nin zayıflamasıyla Türkmenler bölgeye yerleşmiş ve şehrin ismi “Tavas” olarak değişmiştir. Osmanlı döneminde ise ilk olarak Yıldırım Beyazıt zamanında bölge Osmanlı hâkimiyetine girmiş, Ankara Savaşı sonrası kısa bir kesinti olsa da 1424’te II. Murat döneminde yeniden Osmanlı topraklarına katılmıştır.

İbn Battûta’nın Tanıklığı

  1. yüzyılın büyük seyyahı İbn Battûta, Anadolu gezisi sırasında bu bölgeye de uğramıştır. Seyahatnâmesinde aktardığına göre, kale kapılarının kapalı olduğu bir akşam vakti kente ulaşmıştır. Bu nedenle geceyi kale dışında yaşayan bir yoksulun evinde geçirmiştir. Bu detay, şehir yaşamı dışında kalanların da bir dayanışma kültürü içinde olduğunu gösterir. Ertesi gün kale kapıları açıldığında ise, kale beyinin misafiri olarak ağırlanmıştır. Bu anekdot, dönemin konukseverlik anlayışına ve sosyal yapısına ışık tutmaktadır.

İbn Battûta'nın gözlemleri, yerleşimin o dönemde hâlâ önemli bir merkez olduğunu ve sosyal yapının güçlü olduğunu göstermektedir. Kale içinde dinî, idari ve sivil yaşamın sürdüğü bu yapı, aynı zamanda bölgedeki otoritenin ve örgütlü yaşam biçiminin bir göstergesidir.

Evliya Çelebi’nin Gözlemleri ve Davas Kalesi

Yüzyıllar sonra, 17. yüzyılda Evliya Çelebi’nin aktardığına göre, bu bölgenin ismi artık “Davas” veya “Davaz” olarak anılmaktaydı. Evliya Çelebi, bu ismin halk arasında “Adem az” (insan az) ifadesinden türediğini belirtir. Ona göre kale beşgen biçiminde inşa edilmiştir ve doğuya bakan demir kapısı vardır. Etrafı derin hendeklerle çevrili olan yapı, sarp kayalıklar üzerine kurulmuştur.

Evliya Çelebi’nin tasvirine göre iç kalede 50 ev, bir cami, bir han, bir hamam, üç mektep, üç sebil, iki tekke ve altı zaviye bulunmaktaydı. Dış kalede ise 300 ev, beş mahalle, beş cami, bir han, bir hamam, üç mektep, üç sebil, iki tekke ve altı zaviye yer almaktaydı. Kalenin doğusunda, kayadan çıkan soğuk ve berrak bir su kaynağı vardı. Çelebi’nin betimlemeleri, hem Osmanlı dönemi taşra mimarisine hem de halkın günlük yaşam düzenine ışık tutar.

Kale Gezilecek Yerler | Denizli'de Frigya Şehirlerinden

Cumhuriyet Dönemi ve Yeni Kale

1830 yılı belgelerinde kalede 364 hane olduğu, 1897 yılına kadar Muğla’ya bağlı kalan bölgenin bu tarihten sonra Denizli mutasarrıflığına bağlandığı belirtilmektedir. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte Kale ilçe merkezi kurulmuş ve 1960’lı yıllara kadar yerleşim eski Kalede sürmüştür. Ancak verem salgını, doğal afet riski ve coğrafi kısıtlar nedeniyle halk yeni yerleşim alanlarına yönelmiştir.

1950’li yıllarda Adnan Menderes’in bölgeyi ziyareti sonrası eski Kale, 1952’de heyelan bölgesi ilan edilmiş, yeni yerleşim alanı için imar kararı çıkarılmıştır. 1962’ye kadar süren bu süreçte yeni yerleşim yerine taşınma gerçekleşmiştir. Ancak maddi yetersizlikler, halkın hayvancılıkla uğraşması ve ek binalara ihtiyaç duyulması nedeniyle tarihi doku büyük zarar görmüş, birçok yapı yıkılmıştır.

1985 yılında eski yerleşim alanı sit alanı ilan edilmiş, ancak arkeolojik kazılar sınırlı kalmıştır. Günümüzde Tabae Ören Yeri’nde yalnızca bazı yapı temelleri ve ayakta kalabilmiş birkaç Osmanlı yapısı görülebilmektedir. Ayakta kalan en önemli yapılardan biri Şeyh Paşa Camii’dir.

Hafızanın Taşlara Yazıldığı Yer

Bugün Tabae, Davas ve Kale isimleriyle anılan bu yerleşim, geçmişin taşlara, suya ve dillere yazılmış izlerini taşıyor. İbn Battûta’nın misafir kaldığı mütevazı evden, Evliya Çelebi’nin detaylıca anlattığı kaleye; antik sikkelerden Osmanlı çeşmelerine kadar her bir iz, bu topraklarda süregelen bir yaşamın ve kimliğin parçalarıdır.

Bu çok katmanlı hafızanın yaşatılması, sadece akademik değil, toplumsal bir sorumluluktur. Kale ilçesi, tarihî kimliğiyle yalnızca bir yerleşim değil, bir zaman yolculuğudur. Bu yolculukta geçmişin sesine kulak veren herkes için, Tabae hâlâ konuşmaktadır.

Bir mekânın geçmişine bakmak, yalnızca geçmişi öğrenmek değil, aynı zamanda bugünü anlamlandırmaktır. Tabae, Davas ve Kale isimleriyle anılan bu yerleşim, bir zaman çizgisi üzerinde halkın, yöneticilerin, seyyahların ve doğanın birlikte yazdığı bir hikâyedir. Her isim, her kalıntı ve her anlatı; insanın mekânla kurduğu bağın bir tezahürüdür. Bugünkü Kale ilçesi, bu çok katmanlı hafızayı yaşatmaya çalışırken, geçmişin sesine kulak verenler için derin anlamlar barındırmaya devam eder.

 Tabae/Davas/Kale; Hititlerden Bizans’a, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan çizgisiyle, hem tarih hem de insanlık açısından eşsiz bir anlatı sunar. Bugün hâlâ bu sessiz tanıklık, duymayı bilen kulaklar ve bakmayı bilen gözler için anlamlarla doludur.

Kaynakça

1. Evliya Çelebi, Seyahatnâme, Haz. Robert Dankoff ve Seyit Ali Kahraman, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.

2. Denizli İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Denizli Kültür Envanteri, 2015.

3. Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı, Tabae Antik Kenti ve Davas Kalesi, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Arşivi.

4. Orhan Kılıç, Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde Anadolu Beylikleri ve Osmanlı Taşrası, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2011.

5. Mustafa Demirtaş, “Evliya Çelebi’nin Gözlemleriyle Anadolu’da Şehir Kültürü”, Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, 2004, Sayı 10.

6. Kale Kaymakamlığı Resmi Web Sitesi, “İlçemizin Tarihi”, [https://www.kale.gov.tr/](https://www.kale.gov.tr/)

7. Özkan Işık, “Antik Dönemde Tabae ve Yakın Çevresi”, Pamukkale Üniversitesi Arkeoloji Dergisi, 2021.

Tepkiniz Nedir

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow